ŞEYTANIN SEÇİM TAKTİKLERİ HEP AYNI…

Seçimlere az kaldı. Ülkemiz üzerinde uzun yıllar gözü ve hesabı olan başta ABD, İsrail, AB gibi uluslararası emperyalist secimxgüçler, içimizdeki beyinsiz ve şeytan ruhlu taşaronları ile yeni oyunlar tezgahlıyorlar. Oynadıkları tezgahlar maalesef bugüne kadar istedikleri gibi sonuç verdi. Ama ümit ediyorum ki bugün ders almış ve bu defa oyuna gelmeyeceğiz. İbret almamız için 36-40 yıl önce yaşanmış şeytani seçim taktiklerinden bir miktar bilgi vermeye çalışacağım.

Bilindiği gibi muhterem Erbakan hocamızın evvela Bağımsızlar Hareketi,takiben şer güçlerin alelacele kapattıkları Milli NizamPartisi ile başlattığı Milli Görüş harekatının 3.ayağı 1972 de  Ankara Kızılay’da bana ait olan MEM Mühendeslik büromda hazırlık çalışmalarının yapıldığı ve kurucular listesinin 3.sırasında benim de ismimin yazılı olduğu Milli Selamet Partisi kuruldu. 1973 seçimlerinde 48 milletvekili ile mecliste yerini aldı. Milletvekili olur olmaz kafalarında farklı projeleri olanlar hemen çalışmalarını başlattılar. Meclis aritmetiği bir türlü koalisyonsuz bir hükümetin kurulmasına izin vermiyordu. Milletimize acil ihtiyacı olan  hizmetleri yapmak için yola çıkmış olan ERBAKAN bu arayışta yer almaya çalışıyordu. Kafalarındaki farklı projeleri olan milletvekilleri parti içi muhalefeti acımasız bir şekilde başlattı. İlk hamleyi 1976 3.Kongrede devreye soktular

Ortaya konan senaryo şöyle idi.”Erbakan hocaya itirazımız olamaz.O bizim de liderimiz. Ona yanlış işler yaptıran yakın arkadaşlara itiraz ediyoruz. Biz Erbakan hocamızla çalışacak iyi arkadaşları seçmek istiyoruz.” Bu sinsi tezle, kongreye gelmiş insanların kafasını çelmeye çalışan Hüseyin Abbas, Rasim Hancıoğlu, Gündüz Sevilgen gibi muhaliflere karşı cevabım şöyle olmuştu.”Siz iki aşamalı bir senaryo üzerine oyun oynamak istiyorsunuz. Esasında  siz Erbakan hocamızı istemiyorsunuz. Ancak ilk aşamada onu bertaraf etmeye gözünüz almıyor. Önce sizinle kafadar olacak bir kadronun yönetime girmelerini sağlamak , arkasından yönetim kurulu üyeleri olarak Erbakan hocayla çalışılamıyor şikayeti ile müteakip kongrede Erbakan Hoca’yı devirmek.” Nitekim bu niyetle kongreyi sabote etme çalışmaları sağduyu ile bertaraf edildi.

Parti dışında da sağcı, solcu bütün partiler, AP, CHP, MHP, DP, GP  birbirleriyle göstermelik horoz dövüşü yaparken, hepsinin ortak hedefi MSP idi. Mason-Muhafazakar tüm basın, MSP ve Erbakan aleyhinde şeytanları bile utandıracak bir kampanyaya girişmişlerdi. Dışarıdakiler iftira, alay, tehdit ile MSP’yi hırpalarken, içeridekiler de maalesef makam, menfaat, meşrep hesapları ve bazısı da gizli ajanlık hırsıyla yıpratma çalışmalarına devam ettiler…

MSP’deki parti içi muhalefet giderek huysuzlaşıyordu Derken meclis 5 Haziran 1977’de erken seçim kararı aldı. Seçime az bir zaman kala. A Tevfik Paksu, Hüsamettin Akmumcu, Gündüz Sevilgen, Reşat Saruhan, Ali Acar, Ahmet Akçael, Vahdettin Karaçorlu, Rasim Hancıoğlu, Cemal Cebeci, Hulusi Özkul, Yahya Akdağ, Cahit Karaçor, Sabri Dörtkol ve Hüseyin Abbas gibi muhalifler, hergün biri olmak üzere tek tek partiden ayrılıyor ve MSP’den desteğini çekiyordu. Dışarıdan basit birer istifa gibi gözüken bu olayların altında yatan derin ilişki ve parasal hesapların yattığını bir olayla seneler sonra öğrenme imkânım oldu.

1983 yılında Almanya’dayım. Köln şehrinde Islamısche Zentrum’da Avrupa İhva-ı Müslimin’in yıllık bir toplatısına davetliyim. Tanışma faslından sonra Cezayir Üniversitesinde görevli bir Prof. yanıma geldi. “Bende senelerdir sakladığım Türkiye ile ilgili bir bilgi var. Bugüne kadar Erbakan hocaya yakın bir kimse ile karşılaşmamıştım.” diyerek devam etti. “ Saddam zamanında Bağdat üniversitesi Siyasal Bigiler Fakültesi hocası olarak çalışıyordum. Bir konu için bir grup arkadaşımla birlikte devlet arşivinde çalışma yaptım. Sıkı kontrol altındaydık.Görevli olduğumuz arşiv dolaplarının dışındaki dolaplara ancak müsait durumlarda kaçamak bakabiliyorduk. Bir defasında karşımıza çıkan evrak ülkenizle ilgili idi. 1977 senesinde ülkenizde bir seçim yapılmış. Seçimden önce MSP’den bitakım miletvekilleriniz istifa etmiş. İşte o istifaların her biri için ne kadar dolar harcanmış, bu hesapların raporu idi. Yanılmıyorsam 5-6 milyon dolar civarında toplam bir rakam yazılıydı.”

Evet 36 yıl önce birer masum istifalar olarak düşünülebilecek bir olayın arkasında uluslarası bir mekanizmanın işin içinde olduğu ve o dönemde ABD’nin hizmetindeki Saddam’ın taşaronluğu ile bir ülkenin önemli bir meselesine müdahale edebildiği apaçık olarak görülüyor.

Bu kadar karmaşık, uluslararası derin boyutta ceryan eden bu olayda haberli veya habersiz rol almış yukarıda ismlerini belirttiğim kardeşlerimizin bir kısmı vefat etti bir kısmı halen sağ. Görüyoruzki 36 sene sonra yeni bir seçim öncesi benzer oyunları yaşıyoruz. 36 yıl öncesi gibi Masonlar, Solcular, ırkçılar, bazı Muhafazakarlar ve bazı medya  hep birlik oldular ABD’nin İsrail’in ve AB’nin planlarını yürütüyorlar. Ölmeden bari bu çok önemli olayın aydınlatılmasında katkılarını esgirmemeleri bir vicdan ve insanlık vecibesi olmalı.

1977 seçimlerinden sonra ülkemizde gelişen olayları bir başka yazımızda devam etmek üzere.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.