Selamünaleyküm Saygıdeğer Hocam, Kanımı donduran ve Allaha karşı ne yapıyoruz, Allah bu vazifeyi haşa üstlenmedimi ki diye de sorduran ilginç, bir o kadarda acı bir hadise. Aşağıdaki olay ne yapması gerektiği hususunda tereddüt yaşayan genç bir müminin ifadesi.
SUAL: “Ben bir cemaat üyesiydim. Bu cemaatte görüştüğüm abilerim tarafından OKS sınavından sonra polis kolejine gidip orada devlete hizmet etmem gerektiği söylendi. Ben de kabul ettim ve gittim. Buraya kadar herşey iyiydi ama daha sonra orada nasıl davranıp neler yapmam gerektiği söylenmişti. Orada abdesti pantolondan (daha sonra duvardan oldu) teyemmüm ile almam gerektiği namazı ise ima ile kılmam gerektiği söylenmişti. Oruçlarda ise zaman zaman tutmayıp ramazan sonra kaza etmem gerektiği söylenmişti. Bunları ise gizlenip kendimi açık etmiyerek ülkeyi yöneten veya ileride tekrar yönetimi ele geçirebilecek menfi insanlardan korunacak ve böylikle mesleğimde guzel bir yerelere gelerek dine ve devlete hizmet edebilmek için yapacaktım. Bunları size meselenin hakkaniyetini öğrenmek için yazdım. Bana anlatılanlar doğrumudur bu tür tedbirlere cevaz var mıdır?”
CEVAP: “Selamünaleyküm.
> Şimdi, dininin en büyük emri olan namazı bu şekilde ezen bir insanın, yarın hangi cesaretle dinine hizmet etmesi mümkün olabilir? Cesareti ölmüş bir mü’min, yeniden dirilmesi hayal bir mü’mindir. Namaz uğruna ölmek gerekirken siz namazı öldürerek bir de Allah’a yakınlık iddia edeceksiniz. Kendinize gelin. Bir namaz için bin kere ölünür; doğru olan budur. Bakın kalbiniz sizi nasıl zorlamış. Bu yanlış bir taktiktir. Namaz aleni olmalıdır. Yer gök Allah’ın azametine şahitken siz namazı gizleyemezsiniz. Ne gün için yaşıyorsunuz ki?”
İlk Yorumu Siz Yapın