Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
1960 27 Mayıs Devrimini oluşturmak için iç ve dış İslam düşmanları üniversite gençlerini provakatörleri vasıtası ile yalan haberlerle kışkırttılar. Gençlerin kıyma makinalarından geçirilmesinden, tanklarla ezildiğine, Menderesin ülkeyi satmaya kalkıştığından, irticayı getirmek istediğine kadar pekçok yalan haberler CHP ve kominist görüşte olanların işbirliği ile bütün ülke sathına yaymayı başardılar. Askeriye ve ABD’nin 2 yıl üzerinde çalıştığı devrim projesi nihayet 27 Mayısta kıvamına ulaştı ve ülkemizi yeni bir karanlığın içerisine sürüklediler. O zaman İTÜ 2.sınıf öğrecisi idim. Bir avuç partizan ve solcu gurup güya Üniversite senatosunda talebe temsilcilerinin de bulunmasını sağlamak için boykot ilan ettiler. Sabahın erken saatlerinde okul kapılarını tuttular. Öğrencilerin büyük bir kesimi okuma hakkını gasbedenlere karşı çıkacağına çekip evine gitti. Biz bir avuç müslüman gençler olarak bize kapatılan ana giriş kapısında karşı çıkınca mani olamadılar, içeriye girdik. Ama azınlıkta kalınca bir etki sağlayamadık. Bu tür olaylar o gün faaliyette olan üniversitelerin hepsinde organize edildi. Bu olaylar, 28 Nisan 1960 gençlik olayları olarak tarihe geçti.
Bu filmin 2.versiyonunu 1980’de seyretmek zorunda bırakıldık. O zaman bendeniz Ankara Mühendislik ve Mimarlık Akademisinde Öğretim üyesi idim. Üniversitelerin gençliğinde iki büyük kamp oluşturdular. Ülkücüler ve Solcular hergün olaylar çıkartıyordu , bu kargaşalarda hergün birer ikişer genç öldürülüyordu. Ders yaptığımız sınıfların kapısında polisler bekliyordu. Polisler de iki kampa ayrılmıştı. Polder ve Polbir derneklerde toplaştırılmıştı. Öyle ki polderli polislerin nöbetinde iken karşı guruptaki gençler olaylar çıkarıyordu, polbirli polislerin nöbetinde de diğer karşı görüşteki gençlerin olayları yer alıyordu. Hedef İslam aksiyonerlerin devlettte yoğun bir şekilde yer almaya başlamasını önlemek gerekiyordu. Ancak Müslümanlardan korkuyorlardı. Bölgede görevli yabancı ülkelerin istihbarat ajanları Necmettin Hocanın başlattığı “Milli Görüş hareketini sert tedbirlerle engellemeye kalkılırsa daha büyük tehlikenin oluşacağına ait” raporlar veriyorlardı. Demirelin bilgisi ve organizasyonu ile 1980 devrimini yaptılar. Generallerin yoğun kararları ile gençlere çok sayıda ölümler ve zulümler gerçekleştirildi. Sonuçta ülkemize maddi ve manevi büyük zararlar verdiler.
Bugün de aynı senaryoyu yeni bir versiyonla sahneye koymaya çalışanlar aynı mihraklardır. Bu sefer bir senedir yürüyen Taksim projesindeki 8 ağacın başka bir parka nakli olayını güya çevreci bir güruhu öne sürerek, güya masum bir fotoğrafla senaryonun başlama tetiğini ateşlediler. Ama Allah’ın izni ile, bu sefer sonuç alamayacaklar. Manevi işaretler kalblerimize öyle ilham veriyor. 8 ağaç bahane edilerek güya çevrecilerin masum gibi gösterilen hareketleri ülkemizde tamamen kargaşa çıkartma vasıtası olarak düşünülen, seçimlere kadar sürecek, bir büyük provaksiyon olayını planladıkları anlaşılıyor. Ancak bu sefer iç ve dış mihrakların koalisyonu ülkemizi bir oyuna getiremiyeceklerdir.
İnşaallah kervan sona doğru yürüyüşüne devam ediyor. 30 sene evvel söylenmiş bir cümle vardı “ bu iş olacak. Ama kanlı mı olacak, kansız mı olacak belli değil” Evet Müslümanlar birlik olur, aralarında kardeşlik bağlarını güçlendirirse, son hamle kansız olarak nihayetlenecektir. Bunun için particilik, meşrepçilik, cemaatçılık, bölgecilik hesapları bir tarafa bırakılmalı. Bilmeliyiz ki, yakın tarihte uygulanan taktikler aynı. Menderes, Necmettin Erbakan, Turgut Özal hedefleri ile sonuç aldılar. Şimdi sırada RECEP TAYYİB ERDOĞAN ile aynı oyunu oynamak istiyorlar. Ümmet olarak buna fırsat vermiyeceğiz. Varmısınız ey Müslüman kardeşlerim hepimiz birer Recep Tayyib Erdoğan olmaya!…Siz inanıyorsanız , en güçlü sizsiniz.
Allah yar ve yardımcımız olsun….
İlk Yorumu Siz Yapın