Hayatin içinden Yazılar

Tüm İslam Âleminin Ramazan Bayram’ını Kutlar, Hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan Niyaz ederiz.

Bayram günleri, dertlerin alabildiğine unutulmaya çalışıldığı, sevinç ve neşe günleridir. Yüce duyguların coştuğu, muhabbet, barış, sevgi ve saygı, hislerinin mü’minler arasında alabildiğine yoğunlaştığı müstesna günlerdir. O günlerde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır. Ramazan ayı bir bakıma nefis kirlerinden ruhun arınması, temizlenmesi ayıdır. Bu arınma olayını Bayram sonrasında devam ettirebilmek önemli olmalıdır.

Ramazan ve Kurban bayramları Hicretin 2. yılından İtibaren kutlanmaya başlanmıştır. Ramazan orucu da ilk defa bu yıl farz kılınmış, bu ayı oruçla geçiren rnü’minler sonraki ayın (şevval) ilk üç gününü bayram olarak kutlamışlardır. Bu sebeple bu bayrama Ramazan Bayramı denmiştir.

Ramazan Bayramının Mü’minler arasında ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ramazan Bayramı, Ramazan boyunca tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder. Bir ay gibi uzun bir süreyle, özellikle Ramazanın yaz mevsimine denk geldiği sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan mü’minler, sabır imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşama imkânına kavuşurlar.

Uncategorized

Gazze bana ne Öğretti?.
Ebu Huzeyfe: Teknolojinin iman karşısındaki hezimetini gösterdi! Birliğin dirlik olduğunu…
İmanın gerçek güç olduğunu…

Normal zamanlarda yumruk yumruğa fikrlerimizi çarpıştırdığımız, aramızdaki ihtilafaları iki dağ arasındaki uçurum yaptığımız din kardeşlerimizle, kolkola ve aynı yöne doğru yumruk sallamayı, hatta sarılarak ağlamayı öğretti desem…

Bütün mü’minler kardeşmiş meğer, ihtilafları bir kenara bırakmayı öğretti…

Anlık ta olsa göz karartmayı… Haydi Ammar haydi Ammar durma at! Yerden eğilip taş almayı, slogan atmayı, duayı gözyaşıyla ıslatmayı öğretti mesela…

Bir sünneti daha ihya ettik işte. Rafta tozlanmış kunutları indirdik namaz’a. Bizden öncekilerin başına gelenler, kardeşlerimizin başında şimdi, yarın kim bilir bizde. Meğer Sahabe annemizin başörtüsüne el uzatmış bunların taaa dedeleri, Efendimiz kısas almadan ikindi namazına durmayı men etmiş ashabına, bir de bunu öğretti… Okulmuş şu Gazze.

Neler öğretti bize, yardım etmeyi yeniden, bir tekbir savurmayı, bir dua uçurmayı semaya, bir ezgi söylemeyi tek dilden binlercesi tek yürek, teheccüd diye bir vakit varmış yeni öğrendik, bir tehdit savurmayı sesini işitmediklerini bilsen bile, binlerce kilometre ötedeki şehide işte şu camide cenaze namazı kılmayı, ardından tüm ölen insanlık için “HER kişi niyetine” bir dahi…

Geçen Beyazıtta konuştuk bir Filistinliyle, elimle elini tuttum. ‘Ahi’ dedim, ‘lebbeyk ya ahi’ dedi. Boğazı düğümlenmenin ne demek olduğunu öğretti..

Uncategorized

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İİT üyesi ülkelere yaptığı İsrail çıkışlı ürünlerin piyasaya sokulmaması çağrısında bulundu.

Filistin’e uluslararası koruma gücü konuşlandırılması, Kudüs konusunda ABD’yi takip eden ülkelere siyasi ve ekonomik yaptırım uygulanması, İsrail’in yaptığı katliam dolayısıyla soruşturulması ve cezalandırılmasının önünün açılması gibi başlıklar bulunuyor.

Erdoğan’ın konuşmasından bazı başlıklar şu şekilde:

Filistin davasının hep takipçisi olduk. Kudüs kırmızı çizgimizdir.

Uncategorized

Ajanslar 7 mayıs şu haberi geçti.

“Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Cevat Ayhan, Ankara’da tedavi gördüğü hastanede 80 yaşında hayatını kaybetti. Alınan bilgiye göre, 2010 yılında geçirdiği beyin kanaması sonucu yatağa bağlı tedavisi süren Ayhan, akşam saatlerinde Bayındır Hastanesinde vefat etti.

Bugün Ankara Hacıbayram Camisi’nde ikindi namazı sonrası kılınacak cenaze namazının ardından memleketi Sakarya’ya götürülecek Ayhan’ın naaşı, çarşamba günü de öğleyin Adapazarı Orhan Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından Akyazı ilçesine bağlı Çıldırlar Mahallesi’nde toprağa verilecek.

1938 yılında Akyazı’da doğan Ayhan, İTÜ Makina Mühendisliği Fakültesini bitirdi. Aynı fakültede master derecesi alan Ayhan, DPT Uzmanlığı, Aliağa Rafinerisi Tevsi Projesi Makina Grubu Şefliği, Petkim Tesisleri Tevsi Projesi Proje Müdürlüğü, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı, Türkiye Zirai Donatım Kurumu Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundu.

Uncategorized

 “…Yil, 1783… Avrupa standartlarına göre mütevazi da olsa, yeni bir

denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı…

Daha 25 Temmuz 1785’te, Atlantik’te Cadiz aciklarinda, bu yeni bayragi

taşıyan ilk gemi Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafindan ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanına bağlı, Kaptan Isaak Stevens’in idaresindeki Maria idi.

Arkasindan, Philadelphia limanina bağlı, Kaptan O’Brien’in Dauphin’i de aynı akibete uğradı. 1793 Ekim ve Kasim aylarinda 11 ABD gemisi daha Osmanlıların eline geçti…

Kongre, 27 Mart 1794 yılında, Osmanlı denizcilerine karşı koyacak güçte savaş gemileri inşa edilmesi veya satın alınması için, Baskan George Washington’a 700.000 altına yakın harcama yetkisi verdi.

Uncategorized

Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.” (Bakara – 215)

“Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır”. (Ahmed ibni Hanbel, Müsned, V, 250.)

“Kalbinin yumuşamasını ve hacetinin görülmesini sever misin? Yetime merhamet et, onun başını okşa ve ona yediğinden yedir. Kalbin yumuşar ve hacetine erişirsin.” (Hz. Ebud Derda)

Doğuştan itibaren yaşam, eğitim, sağlık, barınma ile birlikte fiziksel ve psikolojik sömürüye karşı korunma her çocuğun hakkı. Uluslararası toplum, çocukları istismara karşı korumak ve temel haklarını garanti altına alma noktasında sorumlu olsa da küresel sistem çocukların tarafında yer almıyor. Bu haklara dünyamızdaki her çocuk eşit olarak ulaşamıyor.

Ülkeler silah ve savunma sektörüne milyar dolarlar harcarken hergün dünyanın bir yerlerinde çocuklar açlıktan ölüyor. Savaş ve çatışmalar çocukları korunmasız bırakıyor, onları sokakların insafına terk ediyor.

Uncategorized

Afrin’de yüzyıllık bir hesabın görüldüğü bir ortamda bölgesel ve küresel aktörler Türkiye’ye çelme takma yarışına girişmiş görünüyorlar. 100 yıl önceyi görmeden bugünün takılmak istenen çelmeleri anlamak ve geleceği açıklamak zor görünüyor. Bunun için 100 yıl öncesini şöyle bir hatırlamakta fayda var. Bu mukayeseyi çok güzel şekilde anlatmış bir makaleden de alıntılar yaparak anlatmaya çalışacağım:

100 yıl önce masa başında hudutların tespitindeki esas devletler İngiltere ve Fransa idi. 100 yıl sonra sınırlar yeniden tayin edilmek istenirken belirleyici olmak isteyen aktörler ABD, AB, Rusya, İsrail ve hatta Çin bağlamında gelişiyor.

100 yıl önce bölgemiz etnik ve mezhepsel yapay kırılgan hatlar ile parçalanarak dizayn edilmek istenmişti, 100 yıl sonra yine aynı konjonktür oluşturularak yeniden bir düzen kurulmak isteniyor.

Uncategorized

“De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.”(İsra .81)

Hak ve Batıl mücadelesi, insanlık için, bilyoruz ki kıyamete kadar devam edecek bir olgudur. Bugün milletçe yaşadığımız olaylar bu sürecin bir tezahürüdür. Batılı temsil eden güçler, dün olduğu gibi, başta Hıristiyan, Yahudi işbirliğinde ABD, Avrupa Birliği ve içimize sinmiş bu güçlerin uşaklarından meydana gelmiş. Hak tarafını temsil edenler ise Ülkemizdeki Osmanlı ruhunu temsil eden Mümin ve mücahit ruhlu güçler.

Ortadoğuyu parçalamak isteyen emperyalistlerin karşısına geçen Türkiye, maalesef Nato paktında yer alan ülkelerin destek verdiği terör gruplarınca güney sınırından “terör koridoru” ile ablukaya alınmaya çalışılmaktadır. Terör ateşiyle ülkemizi yakmak ve parçalamak üzere planlar yapılmış ve adımlar atılmıştır.

Devleti ve milletiyle dünya barışına büyük katkı sağlayan Türkiye, sınır güvenliğini sağlamak için tüm diplomatik süreçleri işletmiş, üyesi olduğu uluslararası güvenlik örgütlerini teröre karşı birlikte hareket etmeye davet etmiş ve sınır güvenliğinin tehlikede olduğunu tüm dünyaya ilan etmiştir. Bu çabalardan bir sonuç alınamamıştır. Dost bildiğimiz ülkeler ve kuruluşlar bizi terör örgütleri ile başbaşa bırakmışlar, hatta terör örgütlerine, bayraklarını kullanma hakkı bile vermişlerdir.

Uncategorized

Vefa İstanbul’da sadece bir semt adı değildir.

“…Verdiğiniz sözü yerine getirin! Çünkü verilen söz mes’ûliyeti îcâb ettirir.” (el-İsrâ, 34)

“Onlar emânetlerine ve ahitlerine riâyet ederler.” (el-Mü’minûn, 8)

“Ve çok vefakâr olan İbrahim’in sahifelerindekiler?…” (en-Necm, 37)

ifadeleriyle vefanın önemini Rabbimiz buyurmuştur.

“Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır.
Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır.
Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman,
Ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır” Hz. Mevlana

Uncategorized

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Rabbim, Sen ki, ilk peygamberinden itibaren gelmiş geçmiş peygaberlerinin hiçbirini asla yalancı çıkartmadın. Tarih şahittir buna, meleklerin şahit, bütün kâinatın şahit.

Son Peygamberin (sav) de sahih bir Hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Müslümanlarla Yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç Yahudi’yi kovalayan kimseye, ‘Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.” (Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Tirmizî, Birr, 25; Müslim, Fiten 82)

Uncategorized