Hayatin içinden Yazılar

Devlet mutlaka Müslüman toplumun ’’Helal ve Tayyib Ürün’’ beklentilerini güvence altına alma, helal ve tayyib sertifikalı ürünlerin dünya pazarlarında yaygınlaşma trendine, ithalat pazarlarında Türkiye için azami faydayı sağlama, Türkiye’yi, helal ve tayyib ürünlerin yüksek seviyede kompedan bir üreticisi seviyesine yükseltme, helal ürünlerimizin yüksek kalitesi ve orijinalliği üzerinde ithalatçı ülkelerin devlet ve tüketicileri üzerinde güven oluşturma, İthalatçı ülkelerden Türkiye’ye yatırım akımının finansmanını kolaylaştırma gibi çalışmaların teşvikçisi olmalıdır.

Helal Sertifikası, isminden de belli olduğu gibi dini bir gerçeği içermektedir. İslamın kurallarına ve bilimsel prosedürlere riayet edilmesi son derece önemli bir keyfiyettir. Bugün dünya üzerinde İslam prensiplerine dayalı bir devlet bulunmadığına göre Müslümanların dini hizmetleri, toplumun içinde oluşturulan özel sivil toplum kuruluşları ile yürütülmek zorunda kalınmıştır. Bugünün şartlarında en uygun yol da budur. Nitekim helal

Uncategorized

2018 Nisan ayında yayınladımız ‘BPA (Bisfenol A)’LI PLASTİK EŞYALARDA KANSER VE KISIRLIK TEHDİTİ ALTINDAYIZ’ başlıklı yazımız devlet katında ilgi gördü ve bildiğimiz gibi market alışverşlerinde plastik poşet kullanımına sıkı tedbirler getirdi. Bize göre bu tedbirler yetmez. Evlerimizde de büyük bir revizyon yapmalıyız. Konunun ehemmiyeti sebebi ile yazımızı güncelleyerek yayınlıyoruz.

Yaptığımız araştırmlar sonucunda plastiklerin insan sağlığına ne denli zararlı olduğunu görüyoruz. Ölümcül hastalıklara davetiye çıkarmaktansa plastiksiz bir yaşam için tüketimimizdeki alışkanlıkları değiştirmek çok daha mantıklı olacaktır. Peki Plastiksiz bir yaşam mümkün mü?

Uncategorized

Mehmet Akif ERSOY, İstiklal Marşı’nın güftekarı, şair ve yazarıdır. İlk şiirlerini, İstanbul İdadisi’nde okurken yazdı. 20 Aralık 1873 senesinde dünyaya gelen ve 27 Aralık 1936 senesinde hayatını kaybeden Mehmet Akif Ersoy Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı’nın yazarıdır. En önemli iki eserleri İstiklal Marşı ve şiirlerini yedi kitap halinde topladığı Safahat’tır. Gençlerimiz muhakkak yüz yıllık yakın tarihimizi anlayabilmesi için Safahatı kütüphanesinde bulundurmalıdır. İşte Mehmet Akif ERSOY tarafından kaleme alınan “zulmü alkışlayamam” şiirini teberrüken yayınlıyoruz.

Zulmü alkışlayamam, zalîmî asla sevemem;

Gelenîn keyfî îçîn geçmîşe kalkıp sövemem.

Bîrî ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! …

-Boğamazsın kî!

-Hîç olmazsa yanımdan kovarım.

Uncategorized

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Dünya üzerindeki toplumlardan herhangi biri içinde bulunduğu mesele ve müşküllerini çözümleyeceğine inandığı, doğru olduğuna kani olduğu bir nizami diğer bir toplumdan almak istediği vakit, meselelerin hal çarelerini iyice tatbik edilebilmesi için o nizamın, dayandığı inanç ve akidesini de kabullenmesi gerekir. Zira bir toplumun hayat nizamı ve müşküllerinin hal çaresi, o toplumun inançları ile sıkı sıkya ilişkilidir. Demek ki inanç toplumların varlığı için hakiki bir teminattır.

Toplumun aklen mutmain bulunduğu, doğruluğuna karar verdiği ve gönülden iman ettiği bir inancı bulununca, o toplum bu inanç sistemi içinde bulunmayan ve akidesine aykırı olan hiçbir hayat tarzına rıza gösteremez. Bu, en basit Afrika kabilesinde böyle olduğu gibi, bir Hıristiyan, bir Yahudi toplumunda da böyledir. İslamı kabul etmiş mü’minlerin durumu da bundan farklı değildir. O halde Müslümanların, aynı zamanda hem İslam inancını korumak ve hem de toplumlarını refah ve saadete çıkarmak niyeti ile başka bir milletten yeni bir nizam almaları caiz olamaz. Zorla tatbik edilmek istenirse eşyanın tabiatına aykırı olduğu için ihtilaflar ve huzursuzluklar doğar.

Uncategorized

Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir.”(Ali İmran 139)

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

İki milyarlık İslam alemi artık uyanıyor! Batının bir gece baskını ile taktığı prangaları bir bir kırıp atıyor. Sahip olduğu hayat nizamının nimetlerini bütün insanlık alemine sunmaya hazırlanıyor. Zulüm çetesi onun için can havli ile sağa sola saldırıyor. Türkiye’yi sindirebilmek için çirkeflik senaryolarını arka arkaya, birbir devreye sokuyor. Boşuna bir gayret içinde kendini yok etmeye doğru dört nala koşturuyor.Tarihteki yüzlerce Hak ve Batıl savaşlarında olduğu gibi bu savaşta da HAk zaferini kutlayacaktır. Allah’ın Kader planı böyledir. Biz yeter ki, Hak çizgimizi bozmadan yürümeye devam edelim. Bunun için biz diyoruz ki;

Uncategorized

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Son zamanlarda Müslümanların birbirleri ile olan beşeri ilişkilerinde çoluk çocuk, anne baba, Karı koca, patron işçi, müdür memur, doktor hasta, öğretmen talebe….Bu ikilileri daha da çoğaltabiliriz. Bu ikililerin içerisinde hepimiz varız. Birbirimize küskün, kırgın hatta düşman duygular içerisinde yaşamaya çalışıyoruz. Biz böyle değildik. Böyle olmamalıydık. Bize ne oldu da böyle olduk? Bundan kurtulmak için bir çözüm yok mu? sorularına kendimce cevap arama hazırlığı içerisinde iken, Doç.Dr. Fethi GÜNGÖR kardeşimin gönderdiği son yazısı adeta, ancak bu kadar tavaffuk olur dedirtecek cinsden bir yazı oldu. Aynı duyguları paylaşmışız. Üstelik Mahsun, mazlum ve muhacir Suriye’li mütefekkir kardeşimiz Cevdet Said kardeşimizin de aynı duyguları paylaştığı yazısından alıntılarını içeriyordu. Ben ufak tefek eklemelerle bu yazıdan bazı cümle ve pasajları alıntılayarak bu yazımı tamamladım. Böylece, müştereken temel aldığımız ayet i Kerime ile başlıyorum.

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.”(Fussilet 34)

Düşmanı samimi bir dosta dönüştüren tılsımlı şey nedir? İşte o, kötülüğe iyilikle karşılık vermektir diyor Rabbimiz. Ancak, insan kötülüğü iyilikle savuşturmaya ne vakit muvaffak olabilir? Bunun bir şartı olsa gerektir. İşte bu şart; bu ayeti Kerimenin ruhaniyetine sahip olabilmekten geçer diyorum.

Uncategorized

Allah(cc) buyurdu : “Onlar hileye başvurdular, Allah da onların tuzağını boşa çıkardı. Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır.” (Âli İmran 54).

Her dönemde ülkemiz üzerinde bir hançer gibi sallandırılan darbe ve darbecileri milletimiz 15 Temmuz gecesi bir daha çıkmamak üzere toprağın derinliklerine gömmüştür. Bu gecenin sabahı milletimizin ve mazlumların bayramı olmuştur. 15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra milletçe şahlanışımız büyük bir heyecanla devam etti. İki yıl geçmesine rağmen bu hain girişimi planlayanları, sözde askerlerini ,figüranlarını o günden itibaren kesinlikle unutmadık, unutmayacağız. Böyle bir hareketin bir daha oluşmaması için milletçe çaba gösterdik. Göstermeye devam edeceğiz.

Türkiyemiz 15 Temmuzda korkunç bir kâbus yaşadı. TC nüfus cüzdanını taşıyan ve kendi görevlendirdiği insanlar tarafından bulundukları devlet kurumlarından gasbettikleri milletin silahı ile, milletin uçağı ile, milletin helikopteri ile, milletin tankı ile topyekün bir milleti yok etmeye çalıştılar. Ama Allah onlara bu fırsatı vermedi. En ince teferruatına kadar hazırladıkları ihanet bombası ellerinde patladı. Bu gün, dış düşman güçlerin emri ile, Vatana, millete ve devlete karşı, haince bir darbe girişiminde bulunanları bir kez daha lanetliyoruz. FETÖ terör örgütünün saldırı, hile ve tuzaklarına karşı destani bir direnişle karşı duran milletimizi ve milletin yanında yer alan kahramanlarımızı tebrik ediyoruz. Bu onurlu mücadelede yer alanları şükranla yad ediyoruz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve esenlikler diliyoruz.

Uncategorized

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER Önceki yazıma karşılık yapılan edep dışı yorumları üzüntü ile okurken geçmiş seçimleri hatırlıyorum. 1977 seçimlerinde MSP için sloganları “yeşil kominisler”idi. Milletvekili adayı olarak hangi köye gitmişsem köyün…

Uncategorized

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER Türkiye tarihi seçimlerden birini daha 24 Haziranda seçim sandıklarına giderek gerçekleştirecek. Emperyalist gayrimüslim dünya ittifakının Türkiye’deki hesapları bitmediği sürece her seçim ülkemiz için hep hayat memat endişeleri içinde…

Uncategorized

Tüm İslam Âleminin Ramazan Bayram’ını Kutlar, Hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan Niyaz ederiz.

Bayram günleri, dertlerin alabildiğine unutulmaya çalışıldığı, sevinç ve neşe günleridir. Yüce duyguların coştuğu, muhabbet, barış, sevgi ve saygı, hislerinin mü’minler arasında alabildiğine yoğunlaştığı müstesna günlerdir. O günlerde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır. Ramazan ayı bir bakıma nefis kirlerinden ruhun arınması, temizlenmesi ayıdır. Bu arınma olayını Bayram sonrasında devam ettirebilmek önemli olmalıdır.

Ramazan ve Kurban bayramları Hicretin 2. yılından İtibaren kutlanmaya başlanmıştır. Ramazan orucu da ilk defa bu yıl farz kılınmış, bu ayı oruçla geçiren rnü’minler sonraki ayın (şevval) ilk üç gününü bayram olarak kutlamışlardır. Bu sebeple bu bayrama Ramazan Bayramı denmiştir.

Ramazan Bayramının Mü’minler arasında ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ramazan Bayramı, Ramazan boyunca tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder. Bir ay gibi uzun bir süreyle, özellikle Ramazanın yaz mevsimine denk geldiği sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan mü’minler, sabır imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşama imkânına kavuşurlar.

Uncategorized