Hayatin içinden Yazılar

Tüm islam Aleminin Ramazan Bayram’ını Kutlar, Hayırlara vesile olmasını
Cenab-ı Hak’dan Niyaz ederim.

Ramazan Bayramı
Bayram bir sevinç ve neşe günüdür. Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin mü’minler arasında alabildiğine canlandığı güzel günlerden biridir. O günde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır.

Bayram insanları kaynaştırıp biraraya getiren en güzel vesilelerden biridir. Öyle ki, bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhu yalnızca hayatta olanlara bağlı kalmaz, dünyadan gidip kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere kadar uzanır.
Onların bu dileğini yerine getirmek için mü’minler bayramda kabirleri ziyaret ederler; ruhlarına Kur’ân’lar, Fatihalar ve dualar okuyarak onları da sevindirirler.

Tebrik Mesajları

                  

Geride bıraktığımız milenyumun son asırlarına baktığımız zaman, yakın tarih büyük değişimler diye bize birçok   hadiseler anlattı. 1789 Fransız İhtilaline ‘İhtilal-i Kebir’ dediler. 1917 Rus İhtilali yıllarca önemli bir değişim intibaı verecek şekilde sunuldu. Halbuki neticede görüldü ki, bütün bu inkilaplar insan saadet ve selametini oluşturmakta hiç de büyük bir hamle değeri taşımadılar.

Kategorilenmemiş

EY İNSANLAR! EY MÜSLÜMANLAR!
KATİL İSRAİLE HALA DUR DEMEYECEKMİYİZ?…

Dr.H.K.BÜYÜKÖZER
GİMDES Başkanı
“Gazze bombalandı”,“Gazze karanlığa gömüldü”, “Gazze ilaçsız ve gıdasız perişan”, “Gazze yardım istiyor”,”Gazze zalim İsrailin uyguladığı acımasız ambargonun altında nefes alamıyor”… Geçen bir yıldır medyadan okuduğumuz, duyduğumuz başlıklar bunlardı. Fakat trajedi bu manşetlerden çok daha büyük oldu ve olmaya devam ediyor.

Hergün pervasızca Gazzeyi bombalıyanlar, bu kez dünyanın bir avuç gönüllü, hamiyetperver insanını ve Filistine teslim edilecek acil yardım malzemesini taşıyan 6 gemilik yardım filosunu da uluslararası deniz sularında seyrederken bütün dünyanın gözü önünde, gözünü kırıkmadan vurmuş bulunmaktadır.

Kategorilenmemiş

HELAL, bir Müslümanın Hayat standardının olmazsa olmazını teşkil eder. Doğumundan ölümüne kadar HELAL dairesi içerisinde yaşamak en önemli hedefidir. Bu hedefinin en önemli halkası ise HELAL Lokma’dır. Boğazından geçecek her lokmanın hesabını Allah(cc)’a vermek zorundadır. Bu sebeple, bir Müslümanın yediği içtiği her lokmanın mutlaka HELAL olması şarttır.

Maddi ve manevi hayatının sağlıklı ve feyizli devam edebilmesinin en önemli güvencesi HELAL Lokmadır.İlk insan ve ilk peygamberimiz olan Hz. Âdem (a.s.)’ın ve eşi Havva anamızın, Allah tarafından kendilerine yasaklanmış ağacın meyvesini, şeytanın aldatması sonucu yemeleri, onların imtihanı  kaybetmelerine ve cennetten çıkartılmalarına neden olduğu gerçeğini düşündüğümüz zaman,Helal Lokmanın bütün insanlar için ne kadar önamli olduğu anlaşılır.

Kategorilenmemiş

Kategorilenmemiş

filistinli“Gazze karanlığa gömüldü”, “Gazze ilaçsız ve gıdasız perişan”, “Gazze yardım istiyor”… Geçen bir yıldır medyadan okuduğumuz, duyduğumuz başlıklar bunlardı. Fakat trajedi bu manşetlerden çok daha büyük oldu ve olmaya devam ediyor. İşte günlerdir bütün dünyanın gözü önünde pervasızca Gazzeyi bombalıyorlar. Şu anda çoğunluğu çocuk 640 insan şehid edildi, 3000 insan yaralandı bile.Yaralılara yeterli hastane yok, cihaz yok, ilaç yok. Bu düpedüz top yekün katliamdır, soy kırımdır. Dünyanın hala kılı kıpırdamıyor..

Peki İslam Ümmeti nerede?. Bugüne kadar Ümmet ne yaptı? İşte en büyük trajedi burada. Bu suskunluğu ile, zillet ve alçalmışlık ablukası yaşayan İslam Ümmetinin bu en büyük trajedisidir.

İslam Kategorilenmemiş

Starbucks Coffee Stores’un bugün CEO’su olan Howard Schultz’un kaleminden yayınlanan bir belgeden esinlenerek kaleme starbuckaldığımız aşağıdaki mesajımız, kendisini Müslüman olarak nitelendiren ve bilerek veya bilmeyerek bu kahve mağazalarının müdavimi olmuş bütün kardeşlerimizi kapsamaktadır.

Starbucks’ın Değerli Müslüman Müşterileri (!)

Kategorilenmemiş

Meşhur Wimbledon’un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS’den ölüm döşeğindeydi..

Hayranlarından biri sordu.. “Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?”

Arthur Ashe cevap verdi..

“Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4’ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tuttuğum zaman Tanrı’ya ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı’ya nasıl ‘Neden ben?’ derim?.

Dervişlik

Yeryüzü yeryüzü olalı, kimbilir kaçıncı seferdir, zulmün ve küfrün baskıları, dayatmaları altında inliyor…İnsanlık, korkunç bir kabusun kıskacında perişan bir haldedir. Her taraf adeta yangın yerine dönmüş.Bir tarafta sefalet kol gezerken, diğer tarafta sefahat arş-ı alaya çıkmış…
Bir tarafta oluk oluk kanı akıtılan mazlumlar, diğer tarafta sömüren ve kan akıtan efendiler…
Bir tarafda hakkını alamayan hak sahibi yığınlar göz yaşlarını katık yaparken, diğer tarafda hakkı olmayanı gasbeden eşkiyalar iğrenç göbeklerini şişirmede…

Kategorilenmemiş

Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER mehmedzahidhocam

Hocaefendi ile ilk tanışmamız 1965 yazına tesadüf eder. O zaman ben Karabük Demir-Çelik Fabrikası’nda mühendis olarak çalışıyordum. Bir gün İstanbul’dan beş-altı araba ile mümtaz bir cemaat geldi. Bu cemaatın içerisinde görünüşüyle, heybetiyle, nuraniliğiyle farklı bir zat intibaı veren Hocaefendimiz de bulunuyordu. Tanışmamız bu vesîle ile olmuştur.

O gelişlerinde üç gün kadar Karabük’te kaldılar. Karabük’ün yakın çevresindeki bölgelerde günlerimizi geçirdik. O günleri unutmak mümkün değil… O günlerin güzelliği, o günlerin ulvîliği daimâ hatıramda canlı bir yer tutar. İlk ders alışımız da, böyle bir gezinin nihayetinde olmuştu. O günden sonra, Hocaefendimiz’le olan ilişkilerimiz daha samimi bir hava içerisine girdi. Onun tevâzuu, onun müşfik davranışı bizi kendisine daha sıkı bağlar oldu.

Anılar Dervişlik