Türkiye’nin bugün geldiği bu çok kritik noktada, muhafazakâr düşünce ve siyasetin sosyal tabanını oluşturan kitleler, taşıdıkları siyasi düşünce kalıplarını yeniden gözden geçirmek ve bunu yaparlarken, öncelikle inançlarını, ana kaynakla karşılaştırmak, yaşanan tecrübeleri ve bugünün zaruretlerini dikkate almak zorundadırlar. Yeni siyasi yapılanmaların alabildiğine cirit attığı bugünlerde, böyle bir otokritiğin önemi daha bir öne çıkmaktadır.
Toplumumuz, takriben birbuçuk asır evvel Tanzimat Faciasını yaşadı. Böylece, sahip olduğu muhafazakâr düşünce zemininden uzaklaşmanın ilk adımlarını atmış oldu. O günden itibaren attığı her yeni adım, onu meşru zemininden uzaklaştırarak, günlük çıkarlarının peşinden koşan, batı hayranı, materyalist, inkârcı ve neticede köle ruhlu insanların çoğaldığı bir toplum haline getirmiştir.